Dün bir yandan televizyona bakıp bir yandan da gökyüzündeki bulutları ve yağan yağmuru seyrederken, çocukluğumda izlediğim bir film geldi aklıma...
Yeryüzüne gönderilen bir meleğin fantastik hikayesi...
Elinde şemsiyesi ve bavulu ile bir bulutun üzerinden, adeta balerin edasıyla yeryüzüne inen ve amacını gerçekleştirdikten sonra, yine aynı şekilde gökyüzüne geri dönen bir melek...
Oldum olası bulutları, yıldızları, ayı, güneşi kısacası gökyüzünü seyretmeyi seven, seyrederken kendimle bütünleştiren biri oldum.
Dün de yine bulutların hareketlerini izlerken, kendimi aniden bir bulutun üzerine oturtup, tepeden yemyeşil orman ve göl manzarasına bakmanın hoşluğuna bıraktım beni...
Bu atmosfere bir de yağmur ile rüzgarı kattım ve filmdeki melek gibi şemsiyemi açıp doğayı seyrederken buldum kendimi...
Sonra evimizin balkonuna doğru bir balerin gibi süzülerek yol aldığımı düşledim ve balkondan içeriye bakarken yakaladım kendimi...
Sevgili eşimle beraber koltuklara yayılmış televizyon seyrediyorduk.
O an şöyle düşündüm..., belki melekler ve bizim adını melek koyduklarımız da bizi böyle seyrediyorlardır...